Medya55

Erkek egemen bir toplum da yaşıyoruz kabul edelim. Bazen en yakınlarımız tarafından öldürülüyor, fiziksel ya da psikolojik şiddete maruz bırakılıyor, istismara uğruyor, aldatılıyor, öteleniyoruz.

Bütün bunların yanında kendi ayaklarının üzerinde durabilenleri de zaman zaman biz yargılıyoruz. Tek başına ne yapabilir ki diyoruz.

Oysa biz kadınız Yüce Yaradan’ın benliğimize verdiği güçle kadim tarihlerden bu yana dünya bizim etrafımızda şekillenir. İmparatorları, büyük sanatçıları, bilim insanlarını biz doğurur biz yetiştiririz. Aşk uğruna savaşlar başlatır. Evlatlarımız için canımızı ortaya koyarız.

Birilerinin kızı birilerinin eşi olmaktan öte mesleklerimizle, yeteneklerimizle, gücümüzle anılmayı severiz.

İşte bu yazım da Dünya Emekçi Kadınlar Gününde kendi ruhumuzu  kadın olmanın savaşmanın bütün inceliklerinin anlatan kitaplarla geldim.

• Ayfer Tunç- Suzan Defter

12 Eylül’ün gölgesinde boğulan bir aşk hikâyesi... Yaşamın kıyısında seyirci olmaktan öteye gidememiş bir erkek... Birbirinin ışığıyla kamaşan iki ayna arasında parçalanan bir kadın... Başkasının gözünde nasıl göründüğünü, iki günlük üzerinden anlatan deneysel bir çalışma… (Arka Kapak)

• Kurtlarla Koşan Kadınlar

19. yüzyılla birlikte insanlığın doğadan kopuşu ve duygulara yer vermeyen kapitalist bir endüstri çarkının içinde kayboluşundan yola çıkarak. Kadınların çoğu zaman farkında olmadan içselleştirmek zorunda bırakıldıkları eziklik ve yetersizlik duygusuna, bastırılmış cinsel güdülerine çok değişik bir malzemeden yaklaşıyor: Masallar! 

 İnsanlığın ortak bilinçaltının aynaları olduğunu düşündüğü masallar aracılığıyla kadın psişesinin derinliklerine iniyor ve birçok açmazdan kurtulmalarına yardımcı olacak masal tadında terapiler uyguluyor… (Arka Kapak)

• Mine Söğüt-Deli Kadın Hikayeleri

O pencerelerden tekrar ve tekrar ve tekrar kendimi aşağı atacağım.
Mine Söğüt unutulmaz öykü derlemesi Deli Kadın Hikâyelerinde toplumun baskıladığı, kurumların kısıtladığı, kuralların heba ettiği, farklı olduğu için dışlanan, yok edilen; güçsüzlüğe, delirmeye, cinnete terk edilen kadınları anlatıyor. İlk baskısı 2011’de yapılan bu 21 delilik hikâyesi güncelliğinden ve gücünden hiçbir şey kaybetmeksizin okurların derinlerine nüfuz etmeyi sürdürüyor. (Arka Kapak)

• Hüseyin Rahmi Gürpınar Meyhane de Hanımlar

Hüseyin Rahmi Gürpınar Meyhanede Hanımlar ’da Cumhuriyet sayesinde kadınların kazandığı özgürlüğün sosyal hayata yansımasını, çerçevesini kimsenin tam olarak bilmediği içki yasaklarını, sanatta taklitçiliği mizahi bir dille hikâye eder.   

• Maksim Gorki-Ana

Rus proletaryasının Çarlık Rusya’sına karşı verdiği devrimci mücadelenin romanıdır. Eser, fabrikalarda zor şartlarda çalışan binlerce işçiden biri olan Pavel’in özgürlükçü fikirlerine başlangıçta korkuyla yaklaşsa da, sonradan onun ilkelerine sahip çıkarak devrimin meşalesini taşıyan kadınlardan biri olan annesi Pelageya’nın hikâyesini anlatır. 1905 Devrimi öncesi Rusya’nın toplumsal panoramasını ustalıkla yansıtan Ana aynı zamanda yeni bir düşünce ve toplumsal uyanışın simgesi haline gelmiştir. (Arka Kapak)

• Slyvia Plath-Günlükler

“Benim hayatımın amacı ne ve onunla ne halt edeceğim? Bilmiyorum ve korkuyorum. Asla istediğim bütün kitapları okuyamayacağım; olmak istediğim bütün insanlar olamayacağım ve yaşamak istediğim bütün hayatları yaşayamayacağım. Kendimi istediğim bütün becerileri edinecek kadar eğitemeyeceğim. Bunları neden istiyorum? Hayatımda mümkün olan zihinsel ve fiziksel tecrübelerin tüm renklerini, tonlarını ve çeşitlerini tatmak ve hissetmek istiyorum. Ve korkunç derecede sınırlıyım… Uğrunda yaşayacağım çok şey var, yine de anlaşılması mümkün olmayacak kadar hasta ve üzgünüm.” (Arka Kapak)

Çok değer verdiğim yazarların kitaplarını paylaşmak istedim sizlerle ve fikirlerim sizi etkilemesin sözcüklerin ışığın da kitapların anlatmak istediklerini kendiniz keşfedebilin diye yazarların kendi cümlelerini kullandım.

Umarım severek okur ve kendi içinizde ki sihirli dünyayı keşfedersiniz.

Dünya Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun…

Sevgiyle Kalın…